Archive for Mart 2014

PowaQa'nın Son Dakika Bildirisi!!

By : powaQa


                        Heyyyoo! Selamlar ossun Mabushi-chanlar Mabushi-kunlar…!

''Ebeeet bir pazar gecesi güncel kuşağıyla yine ve yeniden karşınızdayız efem'' demeyi ne çok isterdim, lakin geliniz görünüz ki öyle bir şey söylemeyeceğim. Bu gecelik sözü devralma sebeb-i ziyaretime gelecek olursak, Neobik şuan çok acılar çekmekte çooook minnaa! Neden mi?

Kısadan özetle hikamiz şöyle; Gargamel denen hergele (nam-ı diger Ttnet) bu ay hikayenin baş kahramanı şirine Neobikimizin kendisine şööle dudak ucuklatan bir faturayı çastatanak göndermiş. Eh bittabi esas kızımızında gözleri pörtüm pörtüm pörtlemiş ve bir hışımla telefona sarıldığı gibi o müşteri hizmetleri görevlisi senin, bu müşteri hizmetleri görevlisi benim her birine ayrı ayrı basmıs kalayı en incesinden... Malumunuz sınırsız internetin hepimizce bilinen sabit bir tutarı olmasına rağmen, o bre destursuz rakamın ne akla hizmet kendisine fatura edildiğini anlayamamış esas kızımız ve konuyu tüketici haklarına kadar götürmüş. Eee şimdi pow sadede bir zahmet geliver artık diyenlerimiz olacak… yok kardişim  bu mevzunun sadedi saadeti yok…( yani şimdilik) lanet gitsin bürokrasi demektende baska sözümüz yok anlayacağınız.
Neobikomuzun TTNET'in bu sacma işgüzarlıktan ötürü netine girememesi dolayısıyla bölümlerimiz yayınlanamayacağını, merakla ve hevesle bugünü bekleyen takipçilerimizden motto motto gomenlerimiz eşliğinde bilgisini geçmekte bana düştü böylece sefgili chanlar.

Üzülmece, kırılmaca yok pls! aksilik olmazsa bir sonraki güncel zamanına bir guzellik yapmaya calısacagız. Umarım bu süreçte de Neo, pis gargameli nakavt etmeyi başarır ve  aramıza ışık hızıyla döner temennisiyle bu gecelik bana düşeni yapmış olmanın iç huzuruyla hayalet moduna geçerim artıkım…

haydin kalınız sağlıcakla kimitachi, ja matta..


Nurdish Güncükü

By : Nurdish
Merhabalar Gençlik!

Hastalıkla, yorgunlukla, bir türlü bitmek bilmeyen bir haftanın sonunda karşınızdayım efendim. Neobi'den sonra ben de hastalıktan nasibimi aldım valla. Gerçi gifteki gibi hapşırmak pek yok ama yataklara düştük hani.
Aslında bugün güncel yayınlamamaya karar vermiştim ama yine size kıyamadım. Son kontrollerimi yaptım, bölümlerimi upload ettim ve geldim.

Bu hafta çok mutlu olacağım bir haberle karşılaştım!!! Nodame Cantabile'nin Kore dizisi çıkıyormuş! Yaşasın! Gerçi benim Nodame'mi daha iyi oynayabilecek bir oyuncu olduğunu sanmıyorum ama en azından bir başka versiyonunu daha izleyebileceğim :) (İnşallah dramada abartıya kaçmazlar. Kendimi asmak istemiyorum :P)


Rutinimiz olan 2 Sunako, 2 Yamada'ya bu hafta da devam ediyoruz. Saparrow, Eva, Tigergirl! Ellerinize sağlık şekerler! Bu hafta Sunako'cuğum her zamanki gibi bizi güldürmeye, eğlendirmeye devam ediyor. Yamada ise... şey... kem... küm... biraz tempomuz azaldı. Ortalık duruldu. Bu bir kaç bölüm biraz ağır geçecek gençler. Rica ediyorum idare edin. Çünkü ortalığın  karışması yakındır. Demem şu ki, bu bir kaç bölümü okuyup sıkılıp bırakmayın. Çok pis şeyler olacak! :D

Buyrun efendim, güncel bölümlerimiz:

Yamato Nadeshiko Shichi Henge: 105-106

Yamada-kun to Nananin no Majo: 89-90


Afiyetler Olsun!!!

Neobinin Güncesi: Aramıza Hoşgeldin Dost // Part 2

By : Neobi
Hiç abartısız söylüyorum hayatımda geçirdiğin en en en en berbat geceydi. Bir ila on arası puan vermem gerekirse 1 bile vermem. Eksi altı. Hani çok yüksek standartlarım olduğundan falan değil yani.
Tüm geceyi gayet büyüleyici olduklarını düşündüğüm 4 cadının işgencelerine katlanarak geçirdim. Soğuk nevale gece boyunca sağımda solumda, tepemde dibimde tüneyip bana korkunç şeyler fısıldadı. Sorsanız üşengeçlikten koltuğundan kalkmaz ama...
Rosario ise bir çocuk gibi. Tahminimce en küçükleri. Küçüklerin hep sevimli olduklarını düşünürdüm taa ki dün geceye kadar. O kız tam bir canavar. Nöbet tuttuğu zaman boyunca tek dileği beni kesip biçmek oldu. Saçlarımı çekti, ayak parmaklarıma bir şeyler yaptı. Ve daha sayamayacağım bir sürü saçmalık işte.
Neobi desem o kızı anlamlandırmak zor. Neşeli? Deli? Agresif? Tek bir kategori belirlemek güç. Bir saniye önce dikkatle beni inceleyen kız bir saniye içerisinde neden kendi kendine kızıp bağırır ki. Cidden anlayamadım. Gerçekten en korkutucularıydı. Her an bana bir şey yapabilecek gibi bir hali vardı. Tüm gece asası elinde oradan oraya dolaştı durdu...
Nurdish bence en oturaklılarıydı. Nefes alabildiğim tek nöbet onun ki oldu. Ama oda kısa sürdü. İşleri varmış konuşmalarından anladığım kadarıyla...
Ve beni sorarsanız bir haftadır yatıyorum. Bana söylediklerine göre bir yerlerden yuvarlanmışım. Öyle kırık çıkığım yok ama neden hareket edemiyorum o kısmıda bilmiyorum.
30 yaşına kadar sürdüğüm insan hayatına bu tuhaf dünyaya adım attığım andan beri denek olarak devam ediyorum...

1 Hafta sonra:
Evet sonunda iyileştim. Hatta hiç bu kadar sağlıklı olmamıştım hayatımda. Mütemadiyen kronikleştiğini sandığım ağrılarım artık yok. Gözlerimin etrafındaki inceden kırışıklıklar yok. Ne zaman yağmur yağsa beni çileden çıkaran romatizmam yok. Yeni doğmuş bir bebek gibiyim. Tazecik bir cildim ve enerji ile dolu bir vücudum var. 
Hatta bana bir oda bile tesis ettiler. Tamam iç dizaynı hakkında pek olumlu konuşamam. Zira balkabağından bir yatağı kolay kolay kim sever ki? Ama gerçekten rahat. Cidden. Sonra süpürgeden askılıkta pek alışagelmiş bir ev aleti değil. Ama artık benim için bir önemi yok. Yaklaşık 2 haftadır bu dünyadayım. Ve bir sürü absürtlük gördüm şimdiye kadar.
Yarasa kanatlarına sahip aynamın önünde dikiliyorum bir müddet. Aynada ki yansımama bakıyorum uzun uzun. Yavaş hareketlerle saçlarımı tarıyorum. Bu dünya, bu görüntü, bu insanlar bana tamamen yabancı. Ama bir türlü yadırgayamıyorum. Camın pervazına konan baykuş dikkatimi dağıtıyor. 1 haftadır en iyi arkadaşım olur kendisi. Her akşam ki ritüelimizi tamamlayıp uçup gitmesini izliyorum ardından, ve odadan çıkıyorum.

................

Çok eski bir köşkün salonuna açılıyor odamın kapısı. Yerleri ahşap döşeli bu köşk ilk bakışta insanı ürkütebilecek cinsten olsa da aslında gayet sıcak bir ortamı var. Salonun bir köşesinde 6 kişilik bir yemek masası ve diğer köşesinde ise hiç kullanılmadığı belli olan bir piyano... Eğer yemek masasını geçip sola dönerseniz üst kata çıkan merdivenleri görebilirsiniz. Daha önce çıkmama izin verilmese de diğer kızların odalarının olduğunu düşünüyorum o katta. Yavaşça merdivenlerden çıkmaya hazırlanırken dış kapı açılıyor büyük bir gürültüyle. Olduğum yerde kalıyorum. Sanki üst kata çıkmaya çalışan ben değilmişim gibi, yüzümde büyük bir gülümsemeyle kapıya dönüp
- Ah kızlar hoşgeldiniz... diyorum. Rosario gayet umursamaz bir ifadeyle:
- Ne zamandan beri gelenleri karşılar oldun diyor bana. Cidden bu kızın sorunu ne? İğneleyici sözleri canımı sıksa da aldırmıyorum. Nurdish kibar bir gülümsemeyle selam verirken, nevale eve resmen sürünerek giriyor. Çok fazla yaşadığımı söyleyemem ama hayatımda hiç bu kadar üşengeç ve uyuşuk bir kız görmemiştim. Ah tabi bu konuda onunla yarışan Rosario'yu unutmamak lazım. Neobi'nin ise canı sıkkın gibi. Pek gülmüyor. Öylece yanımızdan geçip hızlı adımlarla merdivenleri tırmanıyor.
Ah.. diyor Nurdish " sen ona pek aldırma. Harika bir gün geçirdiği söylenemez de. " Merdivenlerden çıkan kızın ardından hayranlık ve büyük bir merakla bakıyorum. Gerçek mana da çözemediğim tek kişi Neobi. Doğru dürüst bir muhabbetimiz hiç olmadı. Doğru dürüst gülerken kendisini hiç görmedim. 
- Eeee ne yaptın bakalım bugün evde? Nurdishin sesi düşüncelerimi bölünce gülümseyerek ona dönüyorum.
Tam cevap vereceğim sırada Rosario her zamanki gibi " Tüm gün yattı işte ne bekliyorsun ki "diyerek lafı ağzıma tıkıyor. Yemin ederim buradan gitmeden önce bu kızı bir güzel benzeteceğim.
Ah diyorum kibarca gülümseyerrek: " Şu küçük cadının da dediği gibi tüm gün yattım. Biraz yemek pişirdim ve biraz da etrafı toparladım. Öyle işte "
Ah şekerim ne gerek vardı bir büyüye bakar diyor nevale esneyerek.
Ah doğru ya büyü. Şu dünyada alışamadığım tek nokta bu. Büyü. Her şeyi büyüyle yapıyorlar. Yemeklerini, saçlarını, evlerinin temizliğini ve aklınıza gelebilecek hemen hemen her şeyi. Ne kadar harika değil mi? Düşünsenize dışarı çıkmak için saatlerce hazırlanmanıza, günlerce temizlik yapmanıza gerek yok. Bir büyü her şeyi halleder nede olsa. 
Hey ros diyor Nurdish, Neobiyi çağırda yemek yiyelim. Bana ters ters bakış atıp yanımdan bir hışımla geçip gidiyor. Küçük cadı canını sıktı kanımca. Çok üzüldüğümü söyleyemem ama. Zafer kazanmışcasına kocaman gülümseyerek yemek masasında ki yerimi alıyorum.
 ..........................
Yemek masası bir harika. Bunca şeyi tek bir parmak hareketiyle yaptıklarına inanamıyorum. Nutkum tutuldu ve birazcıkta kıskandım. Tabağıma envai çeşit yemeği doldurduğum sırada Neobinin sesi herkesi kendisine yönlendiriyor.
" Kızlar biliyorsunuz bir müddet önce açılan zaman kapısından bu arkadaş bizim dünyamıza geçiş yaptı. Bir süredir Nurdishle bunu araştırıyorduk. Daha önce dünyadan buraya gelen hiç olmamış. Ve geriye dönüş kısmı biraz sıkıntılı "
"Nasıl yani? Hiç geri dönemeyecek miyim?" diyorum elimdeki çatalı yavaşça masaya koyarken.
"Şey, aslında bir yol var ama..."
"Ama?" 
"İşin aslı zaman kapıları belirli aralıklarla farklı çevrelerde açılırlar. Açılacak kapıyı bulmak zor iş değil fakat senin geçişin biraz karanlıkta kalıyor. Çünkü bunca zaman boyunca diğer tarafa geçenler bizim gibi büyücü insanlardı ve bizim vücutlarımız sizinkilere göre çok farklı. Dünyaya geri dönebilmenin tek yolu bu zaman geçitleri ve vücudunun bunu atlatıp atlatmayacağını bilemiyoruz."
Neobinin ağzından dökülen bu cümleler kanımı donduruyor. Nurdishin yüzüne bakıyorum ama bana bakmıyor bile. Her zaman bana takılmak için fırsat kollayan Rosario tabağındaki yemekle oynuyor. Nevale ise pür dikkat bir şeyleri not ediyor.
"Yani...." diyorum. "Yani demek istiyorsun ki bu geçiş sırasında ölebilirim?"
" Yooo hemen öyle kötü düşünme. Seni güçlendirmek adına farklı iksirler hazırlayacağız. Ve belki vücudunu koruyacak bir zırh. Öyle şeyler işte. " Nurdish bu cümleleri gerçekten bunlara inanmak istermişcesine telaffuz ediyor.
" Ama hayatta kalmamın bir garantisi yok değil mi?" diye soruyorum ufak bir umut ışığı bekleyerek. Fakat kimse konuşmuyor. Sessizlik dayanılmaz bir hal aldığında kendimi tutamayıp patlıyorum.
" Nasıl büyücüsünüz siz? Tek yapabildiğiniz kendi kendinizi eğlendirmek mi? Nasıl bir insanın hayatını koruyamazsınız?"....

................
6 Ay sonra:
Evet bende artık bir cadıyım. Yani sayılırım. Peki peki hayır değilim. Yanlış zaman geçidine düşüp buralara sürünmemin ardından tam 6 ay geçti. 6  ay boyunca bir çok şeye şahit oldum. Kızlar beni geri  gönderebilmek için çeşit çeşit büyü denedi. Ama şimdiye kadar zaman geçidinden geçmeye bir türlü cesaret edemedim. Nede olsa can tatlıdır değil mi?
Bu 6 ay süresince kızların bir sürü yönünü keşfettim. Büyülerini insanları mutlu edebilmek için kullandıklarını, birbirlerine sevgiyle bağlı olduklarını gördüm. 
Artık Rosarioyla aramda sorun bile kalmadı inanabiliyor musunuz? Evet ara sıra hala laf soksa da farkettim ki bu onun ilgi çekebilme yöntemi. Tıpkı benim dünyamda ki küçük çocuklar gibi. Gerçek manada ona kalbinizi açarsanız çok uysal olduğunu fark edersiniz.
Nevale hala uyuşuk ama dost canlısı. Onunla birlikteyken birbirinden alakasız bir sürü konu hakkında konuşabilirsiniz. Sizi rahat ettirebilmek için bütün uyuşukluğunu atar üstünden. Sevgi dolu bir kız yani. Bazen bir anne, bazen bir kızkardeş...
Nurdish ise... En başında da dediğim gibi en aklıselim kişi aralarında ki. Ama yüzünü görmek pek mümkün değil. Çok fazla çalışıyor. Hatta geçenlerde Neobi 2 günün sonunda odasına dalmak zorunda kaldı öldü mü acaba diye. 
Neobi ise tam bir çatlak. Cidden bu kadar eğlenceli olabileceğini zannetmezdim. İnsanlar boşuna ön yargılarınızdan kurtulun demiyor. Bu kız kimseyi kendine yanaştırmamak için etrafına set çekmiş biri. Eğer o seti geçebilirseniz deli dolu, enerjik, bir kız çocuğu görüyorsunuz. Onunla yaşayan insanların kesinlikle yaşlanmayacağını düşünüyorum.
Fakat her güzel şeyin bir sonu vardır değil mi? Her ne kadar hepsine çok fazla alışsam da bu gün onlarla olacağım son zaman dilimi. Gece olupda saat 12'yi vurduğu zaman açılacak olan zaman kapısından, benim için hazırladıkları iksiri içip kendi dünyama döneceğim...
..................

Gece Yarısı:
Herkes beni uğurlamak için burada. Rosario bağıra çağıra ağlayıp eteklerime sarılıyor gitmemem için. Nevale onu yatıştırmakla meşgul ama ağladığını görebiliyorum. Neobi ve Nurdish ise hüzünlü gözlerle bana bakıyor. Neobinin elinde iki iksir şişesi var ve ikisini de bana doğru uzatarak:
" Bunlardan biri geçitten sağ salim geçmene yarayacak büyü. Bunu geliştirebilmek için çok uğraştık biliyorsun. Emin ol dünyalı dostum sağ salim gidebileceksin..."
" Peki diğeri ne?"
" Ah şey hani olur da belki bizimle kalmak istersin diye bir büyü hazırladık. Cadı olman için yardımcı olacak sana. Tabi zorlamıyoruz yani. Seçim senin. Neyi seçersen seç hep seni destekleyeceğiz biliyorsun. "
Tek tek bakıyorum yüzlerine. Birazdan hepsinden ayrılacağım biliyorum. Ve bu beni çok fazla üzüyor. Ama seçimim belli değil mi? Ben bu dünyaya ait değilim ki. Yüzümde hüzünlü bir gülümsemeyle mavi iksiri kapıp bir hamlede içiyorum...

.........................

İnsanlar sırt üstü yatıp yıldızları izlemenin çok zevkli olduğunu düşünür. Fakat bir de o gece göğüne karışmanın zevkini bilseler. O uzaktan baktıkları yıldızların gerçek parıltısını görseler neler olurdu diye düşünmeden edemiyorum bir kaç yıldız toplarken. Topladığım yıldızları hasır çantama tıkıştırıp acele hareketlerle geri dönüyorum evime. Çok fazla geç kalmamalıyım değil mi? Yavaşça odama iniş yaptıktan sonra koşar adımlarla mutfağa yöneliyorum. Tam tahmin ettiğim gibi. Gerçekten bir sürü şey hazırlamışlar. Ve hiç biri büyünün eseri değil. Yamuk yumuk bir pasta, çikolataları kaymış kurabiyeler, kabaramadan fırından koparılmış kekler, keklerin hakkını yiyerek fırında çok kalmış börekler... Gerçekten çok fazla emek vermişler. 
" Hey cadılar, siz de kekin üzerinde yıldızların eksik olduğunu düşünmüyor musunuz? " diyorum topladığım yıldızları yavaşça pastamın etrafına dizerken.
" Ahhh " diyor Ros " sonunda assolistimiz de teşrif etmiş " kocaman gülümseyerek bana sarılıyor. Nurdish pastanın üzerinde ki mumları yakarken nevale de bir kucak dolusu hediyeyle içeri giriyor. Tam mumları üfleyeceğim sırada duymaktan mutlu olduğum o deli dolu ses hınzırca arkamdan şöyle sesleniyor:
" Hey Pow, söylesene bugün kaç yaşına bastın? "
The End
...................
Hahahaha ne eğlenceliymiş ya son ana kadar ana karakteri saklamak. Pek sefdim pek sefdim. Yalnız şu iki bölümlük yazımdan anladım ki yazarlar cidden eli öpülesi insanlar. Ben bu iki bölümü çıkarana kadar göbeğim çatladı onlar seri halinde kitaplar nasıl yazıyor kiiiiğğğğğ.
Her neyse konuyu dağıtmayalım  mabushi chanlar ve mabushi kunlar. Hikayemin ilk bölümünü yayınladığım gün sefgili nakamam Powikomun doğum günüydü. Ne yapsam ne yapsam diye çok düşündüm fakat zorlu yaşam şartları, şehir farklılıkları, kapitalist hayat bizi ayrı düşürdü :P Kendisi şuan güney doğu anadolu'nun kim bilir nerelerinde sürtmekte iş için. Bense ona göre Türkiye'nin diğer ucundayım. Eee nasıl olacak bu iş peki. Ehh dedim neobik sarıl kalemine. Ama cidden aşırı zorlandım. İlk bölüm dğeil de 2. kısım tüketti, sömürdü beni resmen. Neyi nasıl yazayım, zaman geçişleri nasıl olsun bık bık derken bitirdim güç bela mutluyum bu sebeple. Aslında çok şuh bir hikaye yazacaktım kendilerine ama şimdi gelir çemkirir felam neme lazım uraşamam fosil nakamamla :P Janemm doğum gününü kucağımda yıldızlarla kutlarken sana sağlıklı 100'leri devirdiğin ( bence o kadar olmasa da olar ne yapıcan ayol o kadar yıl :P ) sevdiklerinle geçireceğin kocamann bir ömür dilerim. Tüm dileklerin gerçek olsun <3 Ah ve unutmadan aynı ses tekrar sorar:
Harbi pow kaç yaşına bastın? asghfasghfasghf 

Şincik gelelim güncelimize. Listeyi aşağı bırakıveriyorum anacım. Ve saate dikkatinizi çekerim. Daha akreple yelkovan gong'a bile vurmadı yane hahaha xD Aştım kendimi tütütü bana :P

Güncel Listesi:
Black Bird Bölüm 21,5 - 23
Bokura Ga İta Bölüm 32 - 33
Dengeki Daisy Bölüm 65
Honey Bölüm 3
Kaichou Wa Maid Sama Bölüm 63 - 64
Kimi Ni Todoke Bölüm 60
Kyou Koi Wo Hajimemasu Bölüm 22
Kyou No Nira-Nun Bölüm 4
L-DK Bölüm 35 - 36
Love İn The Mask Cilt 16 ( 67-68-69-70)
Nana Bölüm 7
Orange Marmalade Bölüm 51 - 52
Skip Beat Bölüm 168 - 169
Yankee Kun To Megane Chan Bölüm 79 - 80
Yumemiru Taiyou Bölüm 26
Orange Bölüm 10 

Mabushi Majo Ailesi Keyifli Okumalar Diler

Neobinin Güncesi: Aramıza Hoşgeldin Dost // Part 1

By : Neobi

Gözlerini açtığında kendisine tamamen yabancı gelen bir odanın ahşap tavanına bakıyordu. Nerede olduğuna dair en ufak bir fikri olmaması bir yana buraya nasıl geldiğinden de haberi yoktu. Huzursuzca kıpırdandı yayları öten yatakta. Fakat hareket etmek fazlaca güç istiyordu. Başaramadı ve pes etti...
Bulanık görüşüyle etrafı taramaya başladı. Baş ucunda eski bir lamba vardı ve bir de ufak bir düğme hemen dibinde. Sol tarafına kaydığında ise bakışları yarısı bitmiş bir serum gördü. Her şey o kadar karmaşık ve zordu ki güçsüz bedeni de, beynide en sonunda pes etmişti.
Tekrardan gözlerini kapayıp düşünmeye zorladı kendini. Neredeydi, buraya nasıl gelmişti...

4 saat önce...
Kot ceketimi çakma bir şemsiye gibi başımın üstüne çekiyorum. Gerçi şemsiye demeye bin şahit ister. Tüm suyu emerek başımdan aşağı aktarıyor. Yaklaşık 1,5 saattir bu kahrolası yarım damın altında taksi bekliyorum. 2 bin dolara kavga dövüş aldığım çizmeler ayağımı mahvetmiş durumda. O kadar da para bayılası değillermiş yani. Şuan tek istediğim bir an önce evime gitmek, bu lanet çizmelerden kurtulup sıcak bir duş almak. Sonrasında ise sıcacık yatağıma gömülüp en sevdiğim şov olan running man'in bu haftaki tekrarına göz atmak. Ama bu şartlar altında durum pek de iç açıcı değil. Oysa ki bu sabah ne kadar da güzel başlamıştı. Kim derdi böyle sonlanacağını....
Yan tarafımda iki sevgili sürekli bir tartışma halinde. Neymiş efendim neden dans pistinden hiç inmemişmiş... Ne yapacaktı ki? Barda oturup şükran duası mı? Kendi kendime söylenip kafamı diğer tarafa çevirdiğimde bize doğru yaklaşan taksiyi fark ediyorum. Bize diyorum çünkü şuan burada bir ordu insan taksi bekliyor. Eh haliyle 1,5 saattir nasıl bir savaş verdiğimi tahmin etmişsinizdir değil mi?
Hadi kızım, bu sefer başaracaksın diye kendimi pohpohlayarak atılıyorum son hız. Fakat bu arada unuttuğum çok önemli bir şey var ki oda düzlük alana varmadan önce inmem gereken 6 adet basamak olduğu. Bu gerçek kafama çok geç dank etti. Şayet merdivenlerden yuvarlanmadan önce bu gerçeği farketmiş olsaydım şuan bir dünya insanın ayak numaralarına bakmak zorunda kalmayacaktım. Ve bir sürü ayak beni burada pestile çevirmeyecekti...

Şimdi...
Gözlerimi tekrar açıyorum. Fakat bir tuhaflık var. Daha demin uyandığımda olduğum mekanla şuan olduğum mekan tamamen farklı. Ya aklımı kaçırıyorum, yada tuhaf bir rüyanın içerisinde sürükleniyorum. Ne olduğunu kestirmek çok güç...Şöyle bir etrafı tarıyorum. Üstümde her an çökebileceğinin sinyallerini veren bir tavan, duvardan sarkan örümcek ağları, yerde gıcırdayan tahtalar. Bir dakika. Gıcırdayan tahtalar mı? İyi de bomboş odada neden ve nasıl yerde ki döşemeler gıcırdar ki... Bir ürperti sarıyor tüm bedenimi. Hızlıca doğruluyorum yattığım yerden ki hatırladığım kadarıyla bunu da yapamamam lazımdı. Ama içinde bulunduğum durum odadan daha az korkunç gelmiş olacak ki buna kafamı pek de takmıyorum.
Baş ucumda duran lamba olduğunu zannettiğim - ki alakası bile yok, gerçekten - şeyi kapıp yorganı burnuma kadar çekiyorum. 
Eskimiş tahtaların gıcırtıları arttıkça yavaş yavaş irili ufaklı karaltılar da kendini belli etmeye başlıyor. Yerde sürüklenen simsiyah pelerinler, çıplak ayaklar, mırıldanılan tuhaf sözcükler...
Her ne kadar saçma bir rüyanın içerisinde olsam da yine de bu durum oldukça ürkütücü. Hiç sesimi çıkarmadan yavaşça siniyorum olduğum yerde. Gözlerimi sımsıkı kapatıp bildiğim tüm duaları saydırıyorum içimden. Bir an önce uyanıp evdeki koltuğuma gömülmek tek hayalim olsa da bu durumda pek de mümkün değil gibi.
Nasıl olur da içinde bulunduğum durumdan kurtulurum diye kara kara düşünürken duyduğum seslere kulak kabartıyorum:
Neobi: Hala uyanmadı değil mi?
Nurdish: Daha değil. Yaptığımız büyü daha tam anlamıyla tesir etmiş değil...
B- bir dakika. Biri büyü mü dedi? 
Neobi: Bir yanlışlık olmalı. En etkilisinden yapmıştım oysa ki...
Rosario: Kızın bedeni ciddi derecede hasar görmüş durumda. Hiç bir büyünün tesir edeceğini sanmam. Kızı yakmaya ne dersiniz? Yada her bir organını yeni büyülerimiz için malzeme yapmaya?
Duyduğum kelime üstümde o kadar büyük bir şok etkisi yaratıyor ki ağzımdan kaçan çığlığa engel olamıyorum.
Neobi: Uyuyan güzel nihayet aramıza teşrif etti sonunda...
Kendimi içerisine gizlediğimi sandığım yorgan üzerimden çekilirken sımsıkı yumduğum gözlerimi açmadan elimde olan şeyi rasgele etrafa savurup bağırıyorum.
KİMSİNİZ HAA!! N- NE HAKLA BENİ ALIKOYARSINIZ!!!
Rosario: Yakalım demiştim. Uyanmadan bu işi bitirmeliydik.
Soğuk Nevale: Arghhhhh cidden ağzına bir şey tıkamaz mıyız. Uyuyoruz şurada.
Bütün gözler bütün uyuşukluğuyla koltuğa tünemiş kıza çevrildiğinde elimde ki süpürge kırıntısını - oysa ki lamba olduğuna emindim - dibimde beni yakmaktan bahseden kızın kafasına geçiriyorum.
Rosario: Ahhh seni lanet sürt-....
Neobi: Ros sakin ol. Geç Nevale'nin yanına ve buraya biz izin vermeden yaklaşma...
- Öf yaa tamam...
Uzun yeşil saçları, deniz mavisi gözleriyle mükemmel bir uyum içerisinde olan kız - ki kendisi Nurdish oluyor - yavaşça elimdeki süpürgeden bozma lambayı alırken, kuzguni siyahı saçları ve zümrüt yeşili gözleri, - ki kendisi Neobi oluyor - uzun boyu olan - ki tahminimce içlerinde ki ele başı da olması muhtemel - kişi yavaşça üzerime abanıyor. 

Yeşilin hiç bilmediğim tonunda ki bu gözler yüzümde, saçlarımda, tüm bedenimde dolanırken kıpırdamam neredeyse imkansız. Ve hayır şoktan veya aldığım herhangi bir hasardan değil. Adeta büyülenmiş gibiyim. Etrafımda ki bu 4 kız o kadar güzel ve o kadar ürkütücü ki gördüğüm manzarayı şuan bile tarif etmem pek mümkün değil.
Üstümde ki ağırlığı gittikçe yok olurken gözlerimi gözlerinden zorla ayırıyorum.
Hıımmmm diyor düşünceli bir şekilde karşısında onu dinleyen Nurdish'e. 
-Böyle bir türü daha önce hiç görmedim....
-H-hey bana baksana sen? Tür mü dedin tür mü? Şuan dünya üzerinde ki 7 milyar insan bu şekilde. Bana tür demeniz çok garip değil mi sizinle karşılaştırılınca...
Bir anda bütün gözler bana çevriliyor. Koltuğuna tünemiş olan bile bana bakıyor sonunda. Bir kaç saniyelik bir sessizliğin ardından hep bir ağızdan bir kahkaha patlatıyorlar. Nasıl böyle deli gibi gülerken, böyle büyüleyici olabilirler ki... Kendimi onların yanında vasatın altında hissediyorum. Ama beni yıldıramazlar. Her şey bir yana asıl garip olanın kendileri olduğunun farkına varmalılar:
-Hey sen. Şu kılığına bir bak ne yeşil saçlar mı? Ne mor gözler mi? Ne en siyahından kanatlar mı? LANET OLASI HEPİNİZ KAFAYI MI YEDİNİZ?
O kadar sinirliyim ki artık hiç bir şeyin önemi yok benim için. 
Soğuk Nevale: Neo'ya çemkirdi gördün mü?
Rosario: Haha sence sonu ne olacak? Ben kara büyü diyorum ya sen?
Nurdish: Eğlenceli bir iş Neo, ne dersin?
Neobi: Cidden nutkum tutuldu. Hey Ros odamdan sihirli deyneğimi getirir misin?
Rosario: Yattta biliyordum xD Ben kazandım Nevale. Büyülü defterin benimdir.
Rosario hoplaya zıplaya odadan çıkarken koltuğunda ki Nevale aheste hareketlerle yerinden doğrulup baş ucuma tünüyor. Mor gözleri bir girdap gibi. Yavaşça kulağıma eğilip kanımı donduran şu sözleri fısıldıyor:
Emin ol hayatta en çıkışılmaması gereken kişiye çıkıştın. Kendi mezarını kazdın dünyalı dostum.


................


Elimde ki tozlu defterin kapağını kapatırken gülümsüyorum. Mutfaktan gelen tıkırtılar herkesin bir şeyler hazırladığının kanıtı. Defteri baş ucuma bırakıp yavaşça doğruluyorum. Elbisemin etekleri yeri süpürüyor. Askılıkta bekleyen pelerinimi üzerime geçirip, kapının arkasında ki süpürgemi alarak gece göğüne doğru uzanıyorum. İçimde tarif edemeyeceğim bir huzur... Aheste hareketlerle yükselirken mutfak camına yansıyan dostlarımı görüyorum. Hala ilk günkü gibiler... Hala hepsi göz alıcı. Hepsi ilk karşılaşmamızdaki gibi neşe dolu, bazıları ise hala uyuşuk. O mutlu tabloya son kez bakarak, simsiyah gecede gözden kayboluyorum.  


Şimdi diyeceksiniz ki " neki bu "... Hakkınız var diyin tabi. Şimdilik bu sorunuza verebileceğim tek cevap " güzel bir şey "... Yani şuan açıklarsam işin süprizi kaçar. Pazarı bekleyin anacım pazarı. 2. bölümde her şey gün yüzüne çıkacak der, güncel hazırlıklarıma geri dönerim xD
Ve bir de sakın şu ikili gibi devamını okumak için birbirinizi yemeyin emi asghfasghf. Janee minna =)

Rosario: Bir Cadı Hikayesi

By : Rosario~

Bundan yıllaaaar yıllaaar önce… yok yok sadece iki yıl önce ilk manga çevirime başlamıştım. Onu ilk gördüğümde aramızda bir elektrik hissettim. Portakal çok sevdiğim bir meyve olmasa da çok çekici ve bana benzer gelmişti.  Böylece orange ı büyülerimin arasına kattım ve çevirmeye başladım ama ne çevirme… Efenime söyleyeyim  haftada bir mi dersin ayda bir mi dersin…. Bunun üzerine majoların majosu neobi bana bi güzel fırça çekti. Halbu ki bilmiyordu üzerimdeki büyünün etkisini…

Eğri oturdum düz oturdum ara sıra yamuldum çok düşündüm taşındım ama nedenini bulamadım. Sonunda bu üşengeçlik moralimi bozdu beni yatağa kitledi. Şimdi siz sevgili takipçiler bilmezsiniz benimde zayıf noktam üzülünce görünmez oluyorum. Flulaşıp saydam bir şey oluveriyorum. Böyle diğer majocanlar beni merak ede dursun ben odamdan dışarı adım atmıyor sesimi de çıkarmıyorum.

Orange’ı da hem üzüntüden hem orange ı yaratan bacımın mangayı bırakmasından çevirisine bir son verdim.
Gel zaman git zaman en az benim kadar bu hikâyeyi çok seven majoların majosu neobi işin peşine düşer. Üleyn der hem bizim uyuşuk ortalardan kaybolduuuuu hem bu karı canım hikâyeyi bıraktı gitti. İyisi mi ben bunun sebebini bir araştırayım. Böylece az gitmiş uz gitmiş çeşitli kaynakları araştırmış sormuş soruşturmuş bu bacının dedikoduları kulağına gelmiş. Meğer mangaka uyuşukluğundan çizimlerini bir türlü teslim edemiyormuş bunun üzerine kavgalar çıkınca yeter bırakıyorum deyip ardına bakmadan gitmiş. Neobi dedikoduları duyunca önce vay salak karı sen böyle bir sebepten mangayı bırak git diye hiddetlenmiş. Sonra aklını başına toplayıp gerçek dank edivermiş. Tabii ya!! Demek bu yüzden Bizim Ros üzüntüden hastalandı uyuştu hantallaştı. Mangaka onu etkiliyormuş..  Ne zaman mangakanın çizesi kaçsa uykusu gelse bizim Ros da kaytarıyor çeviri yapası gelmiyordu.

Böylece neobi apar topar geri dönmüş. Kurucu üyelerini bir araya toplayıp Ros’un durumunu anlatmış.
Pow, Nurdish ve nevale Ros’u bu durumdan bir an önce kurtarmamız lazım demiş. 4 majocan hemen koca kazanın etrafında toplanıp efsunlar hazırlamaya başlamış. Tüm gece gözlerini kırpmadan pür dikkat büyüye yoğunlaşmışlar. Böylece büyü hazır olunca güneşte yavaş yavaş yüzünü göstermeye başlamış.

Bu sırada ben odamda zar zor nefes almaya çalışıyor, düşüncelerini bir türlü toparlayamıyordum. Derken kapım açıldı. Arkasına güneşi alan 4 cadıyı gölgeler içinde görünce önce korkuya kapıldı. Sonra cadılar içeri doğru yürüdükçe onların arkadaşlarım olduğunu anlayıp gülümsedim. “iyi de beni  göremiyorlar ki.. Bu ne işe yarar,” diyerek tekrar hüznüme gömüldüm.

4 cadı ellerindeki minik şişelerin kapağını açıp sihirli sözleri söyleyerek odamın dört bir yanına üflediler. Böylece önce yavaş yavaş yattığım yerden görünmeye başladım. Daha sonra gücümü geri kazandım. Bir süre sonrada tekrar eski Ros oluvermiştim.



Mutluluktan ağlamaya başladım. O sırada köyün tüm majocanları yanıma gelip bana sarıldılar. Fakat ben iyileşmeme rağmen hala içimde bir burukluk hissediyordum. Ben geri dönmüştüm ama Orange geri dönmemişti.

Neobi bu halimi anlayınca daha sonra bana Orange ı unutmam için yeni bir manga vermişti. Çeviriye başlamış, teslim gününü hiç kaçırmıyordum. Derken o his tekrar içimi kapladı. Tekrar odama gömüldüm. Çeviri vermeyi bırakıp Orange a yoğunlaştım. Böylece iki yılımı oda da Orange ı tekrar geri getirecek büyüleri deneyerek geçirdim. Her geçen gün uğradığım başarısızlık beni biraz daha mutsuz ediyordu.
Majo yılının 2. Ayında yine odamda büyüler denerken haberci baykuş bana bir mektup getirmişti. Hiç acele etmeden açıverdim. Kimden ve nerden geldiği de yazmıyordu. Yazan iki satır cümleyi okuyunca mektup elimden kayıverdi.

“Geri dönüyor.
Yakında, bu yıl içinde elinde olacak.”

Böylece sevinçten havala uçmuş ilk Neobiye haber vermiş beraber kendi aramızda haberi kutlamıştık. Heyecandan ne yapacağımı bilemiyordum.
Günler günleri takip etti, zaman geçmez oldu. Sonunda baykuştan bir mektup daha geldi.

“25 Şubat Majo yılı.”

Çığlıklar atarak 10 gün geri saydım. Herhalde en mutlu majo yılımdı. Böylece 25 i gelip çatmış Orange tüm kusursuzluğu ile karşımda duruyordu. İlk birkaç sayfasından sonra devam edemedim. Sonuna kadar okuyamadım. Neobiye söyledim. Sonra hemen başlıyorum çeviriye dedim ve böylece çevire çevire okudum bölümü. Ne kadar güzel olduğunu hala hatırlıyordum. Ne kadar içten ve benden olduğunu. İşte yine beraberdik. Orada olduğun gün ve kaderim.

Nurdish Güncükü: The Keçiler

By : Nurdish
11 Goat GIFs That You Goat to See
Merhabalar Gençlik!

Umarım görüşmeyeli şahane 2 hafta geçirmişsinizdir. Benim nasıl mı geçti? Valla hiçbir şey anlamadım. Ne ara 2 hafta oldu ki?! Çkçkçk... :P

Bu güncelde sizlere biraz keçilerden bahsetmek istiyorum. Keçiler bana göre en eğlenceli hayvanlardan biridir. (Ama uzaktan izliyorsanız.) Sarp yamaçlara tırmanırlar, hatta buna düz duvara tırmanmak bile denebilir. Bu yüzden zor geçitlere keçiyolu denmektedir. Evcil olanları sütü, derisi ve tiftiği için beslenir. Taze filiz ve yaprakları severler. Ağaçların büyüme zamanlarında yeni filizleri yediklerinde baharda zararlı olabilirler. Son yıllarda yapılan araştırmalarda ormana zarar vermedikleri, aksine ormanın yangına karşı korunmasına katkıda bulunduğuna dair tezler ortaya atılmıştır. Yaşlı erkeğin önderliğinde sürü halinde gezerler. Yavrusuna oğlak, erkeğine teke, bir yaşındaki erkek ve dişisine çebiç denir.

Peki neden mi keçilerden bahsediyorum? Bu hayvanlar beni gerçekten çok güldürüyorlar! :D Maymunlar gibi keçiler de çok alem hayvanlar. Bunu size ispatlayabilirim! Aşağıdaki hareketli resimlere bir bakınız efenim. ;)




Keçilerin Dünyanın En Umursamaz Hayvanları Olduğunun İspatları

http://onedio.com/haber/keciler-gercekten-pisliktirler-ve-bunu-bilmeniz-onlarin-umurunda-degil-238502

12.resmin tam videosunu da eklemek istiyorum. Kaç kere izlesem de her seferinde gülüyorum. :D






Mangalarımıza gelelim şimdi. Keçilerin ardından Sunako da sizi pek bir güldürecek. :D Çok eğlenceli 4 bölümle (Sunako'lar Eva'nın, Yamada'lar Saparrow'un) karşınızdayız! Ellerinize sağlık cadılar!

Hadi bakalım, Afiyetler Olsun!!!


Yamato Nadeshiko Shichi Henge: 103-104

Yamada-kun to Nananin no Majo: 87-88



Not: AHA! Ben bunu nasıl yazmadan geçmişim?!

Tüm hanımlar! 8 MART KADINLAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN!!!

Neobinin Güncesi: Hanimiş Onun Kan Grubu

By : Neobi
“0” Grubu “Sıcak”

Olumlu yönleri: Öz güven sahibi, güçlü karar mekanizmasına sahip, sadık, kendi kararını kendi veren, eleştirici.
Olumsuz yönleri: İşkolik, duygusal, inatçı, soğuk, bencil, geçimsiz, endişeli
Gerçekler: Dünyadaki insanların %38’ı 0 negatif, %6’sı ise 0 pozitiftir.
Özellikleri: Sosyal, enerji dolu, çok hareketli, gerçekçi, arkadaş canlısı, gösterişli, uçuk. Önüne çıkan şansları anında kullanır. Yeni bir projeye hemen atılabilir, yeni fikirler üretmeye yatkındır. Dikkati çabuk dağılır, kuvvetli duygulara sahiptir ve kendini iyi ifade edebilir. Her an muhalefet olabilir ama bu duruşundan hemen vazgeçebilir. Diğer kan gruplarından olan kişilere çabuk kapılabilir. Hırslı ve detaycı olan bu kişilik ortama kolay adapte olabilir. Hissettiklerini kolayca ortaya çıkartabilir, doğuştan zariftir.
Özet: Olumlu, aktif, bağımsız, risk almayı seven, dramatik bir yaşama sahip, zaman zaman bencil, romantik, arkadaşlarından etkilenen, organizasyon yeteneği gelişmiş, gururlu, birilerine dokunmayı ve birilerinin ona dokunmasını seven, hedefe kitlenen, boyun eğmeyi sevmeyen, açık sözlü.

“A” grubu “Serin..”
Olumlu yönleri: Dikkatli, sempatik, özverili, kibar, dürüst, sadık, uyumlu, em pati kurabilen.
Olumsuz yönleri: Çok kuruntulu, duygusal, sinirli, kararsız, içine kapalı, sulu.
Gerçekler: Dünyadaki insanların %34’ü A negatif, %6’sı ise A pozitiftir.
Özellikleri: Sinirlense bile sakin kalmayı başarır. İçe dönük, kamuoyuna duyarlı, sorumluluk sahibi. Sinirliyken bile güvenilir ve etrafındakilerin kafası karıştığında her şeyin sorumluluğunu üzerine alabilir. Utangaç olduğu zamanlar vardır. İnsanların yanında bazen sinirli olabilir. Etrafına karşı duyarlı olmasına rağmen başkaları tarafından yanlış anlaşılabilir. Bir doğa düşkünüdür ve kalabalık ortamları pek sevmez. Değişime çok açık değildir, kendine ait bir dünyaya ihtiyaç duyar hatta karamsar bile sayılabilir. Değişikliğe açık olmadığı için duygusal tarafından dolayı bu kan grubundan olan kişiler genelde yaratıcı güce sahip sanatçılardır.
Özet: Temkinlidir, yardımseverdir, sorumluluk sahibi, iç huzura ve güçlü bir hafızaya sahiptir, grup çalışmasında başarılıdır, resmiyeti sever, sakindir, kurallara uyar, insanlarla olan ilişkilerine değer verir, çok hassastır, başkalarının ona dokunmasından hoşlanmaz.

”B” Grubu “Aktif”
Olumlu yönleri: Neşeli, dışarı çıkmayı seven, olumlu, maceracı, aktif, duygusal, kibar.
Olumsuz yönleri: Unutkan, kararsız, dağınık, gürültücü, abartmaya yatkın, spontane.
Gerçekler: Dünyadaki insanların %9’u “B” negatif %2’si ise “B” pozitiftir.
Özellikleri: Mantıklı, organizasyon yeteneği gelişmiş, akla duygudan çok önem veren, yaratıcı. Her şeyin yolunda gittiğini gördüğünde kendini harika hisseder. Yaptığı işe konsantre olarak başka şeyleri görmezden gelebilir. Enerjik ve amaca yönelik hareket eder, herhangi bir konunun fanatiği olabilir ve o konuda sonuna kadar uğraşır. Girişimciliğe açık olmasına rağmen takım oyunlarında ise pek başarılı değildir, çünkü o takım yapısına karşıt bağımsız bir kişiliktir. Olumsuz şeyleri dışa vurmak yerine içe atar, sorunları çözmek için gerçekleri göz önünde bulundurur, çok fazla soğuk ya da resmi olarak görülebilir, arkadaşlarına kendini pek açmaz.
Özet: Neşeli, bencil, kaprisli, gelenek ve göreneklere karşıdır, sosyal, eğlenceli, duygusal, özünde yalnız, kolay neşelenebilen, kibar, bağımsızlığına çok düşkün, güçlü bir kişiliğe sahip, işlerini kendi yöntemine göre yapan, geçinmesi kolay, maceracı, dokunmayı ve birinin ona dokunmasından hoşlanır.

“AB” Grubu “Rahat”
Olumlu yönleri: Hassas, gururlu, diplomatik, sempatik, çabuk öğrenen, zevk sahibi, herkesle kolay anlaşabilen.
Olumsuz yönleri: Devamlı şikayet eder, farklı ve değişken ruha haline sahiptir, çok düşünür.
Gerçekler: Dünyadaki insanların %4’ü AB negatif, %1’i AB pozitiftir.
Özellikleri: Zıtlıkların bir arada olduğu bir karakterdir: Örneğin sosyaldir aynı zamanda utangaçtır. Ne yapacağı önceden kestirilemez. Arkadaşlarına bağımlıdır fakat eğer çok üzerine gelinirse isyan edebilir, sosyal ortamlarda zaman zaman utangaç zaman zamansa cesurdur. Yaratıcı/sanatçı bir yönü vardır. Zorlayıcıdır. Psikoloji, astroloji ve falla ilgilenir, iyi bir politikacı ya da diplomat olabilir. Çok geniş tavırlar sergileyebilir, problemleri sezmek ve engellemek konusunda çok başarılıdır. Şehir atmosferini sever ama bazen kapalı alanlarda kalmaktan hoşlanmaz. Yaşadığı ev onu düşünmeye ve hareket etmeye motive etmeli, yaptığı her şeyde başarıya ulaşır.
Özet: Gizemlidir, mantıklıdır, ekonomiktir, etkilidir, genelde eleştiricidir, analitik bir düşünce yapısına sahiptir, duygusuzdur, orijinaldir, yalnız kalmayı sever, çabuk sıkılır, çevresine kolay uyum sağlar, içgüdüsel duygulardan nefret eder, insanlara faydalı olmaya çalışır, başkalarının ona dokunmasından hoşlanmaz.

Geçenlerde ( geçenlerde dediğimde çok oluyor 4 hafta falan önce olabilir :P ) bir sitede denk geldim bu yazıya. Sonrasında chatte bulduğum yazıyla ( sanki gizli bir bilgiymiş gibi ) hava atarken x kişisi ( bakınız siyanür :P ) yahu dedi paylaşta nasiplenelim. Bu zamana kısmet oldu paylaşmak kısacası :D Ben kan grubumla pek bir uyumluyum arkadaş. Hık demişim burnundan düşmüşüm :P Merak ederseniz okuyun işte güzel şeyler var :D 
Gelelim mangalaraa... Malumunuz ( gerçi bir çoğunuz bilmiyor, hatta günceli okumadığınız için de bilmemeye devam edecek ve sorularınızla beni, bizi, bizleri çıldırtacaksınız :P ) 1 haftadır hasta döşek yatıyorum. Her şey önce masum bir griple başladı... Sonrasında vücudum vitaminsiz kaldığı için grip bronşite dönüştü... Sonrasında ise zatüre başlangıcı dediler. Her doktor farklı bir şey dedi anlayacağınız. Ben bile bilmiyorum tam olarak neyim olduğunu :D Yaşar ne yaşar ne yaşamaz muhabbeti gibi :P Bilmediğim bir hastalıktan ötürü iğneler, haplar bilimum serumlar sonucu bir haftadır yatıyorum kısacası. O sebeple sepetimize pek bir şey koyupta getiremedim. Sadece 1 aydır vermediğimiz için maidle uğraştım. Onda da sırf kalite attığım halde ( edit malumunuz eva chanda ) 1 haftada zor bitirdim bölümü düşünün ne hallerdeyim :D 
Sevgili cadılarımın kan,ter ve göz yaşı ile yoğurduğu bir kaç bölümü boş geçmeyelim en azından diyerekten şuracığa bırakıyorum. Bir sonraki güncelde dolu dolu gelicez söz. Ve bir de bir sürprizimiz olacak anacım gün içerisinde XD Benden şimdilik bu kadar. Ben süpürgeme binip 1 haftadır kendisiyle kardeş olduğum yatağıma doğru uçarken sizlere keyifli okumalar diliyorum. Ve bir de sağlığınıza dikkat edin kuzular. İğne'nin şakası yol valla. Conk die giriveriyor derinize sonrasında :P 

Not: Gördüğünüz üzre takipçi kısmımızı geri getirdik. Nasıl üye olacağınızı unutmuş olabilirsiniz. O sebeple şu konuya bir tık tık

Güncel Listesi
Bokura wa İtsumo 4

Kaichou Wa Maid Sama 61 – 62

Orange Marmalade 49 – 50

Shinigami Hime No Saikon 12 – 13

Yankee-kun to Megane-chan 78


Yumemiru Taiyou 25

Mabushi Majo Ailesi Keyifli Okumalar Diler.

- Copyright © Mabushi Majo - - Powered by Blogger - Designed by Johanes Djogan -